ÖZ
Amaç
İskemi, herhangi bir doku veya organa giden kan akımının azalması veya kesilmesi sonucunda ortaya çıkan besin ve oksijen yetersizliği durumudur. Reperfüzyon hasarı ise iskemiye uğramış bir yapının ani olarak yüksek oksijene maruz kalması ve ortaya çıkan reaktif oksijen türevlerinin dokuda oluşturduğu hasara verilen isimdir. Özellikle transplant cerrahisi, kalp ve damar cerrahisi gibi iskemi-reperfüzyon (İ/R) olaylarının sık görüldüğü cerrahilerde, dokuyu İ/R’den mümkün mertebe korumak, oluşan hasarı en aza indirmek gibi konular önem kazanmaktadır. Çalışmamızda bazı bitkilerde bulunan bir aromatik hidrokarbon olan karvakrol (Car) molekülünün, antioksidan, anti-apoptotik ve anti-enflamatuvar etkileri sayesinde İ/R hasarını önleyebileceği hipotezini kurguladık.
Yöntemler
200-250 gram ağırlıktaki 18 adet Wistar albino rat rastgele olarak 3 eşit gruba ayrılıp, bu gruplardan birincisi kontrol, ikincisi İ/R, üçüncüsü İ/R + Car grubu olarak belirlendi. Kontrol grubunda sadece laparotomi yapıldı, kan ve alt ekstremite doku örnekleri alındı. İ/R grubunda laparotomi sonrası 60 dakika süreyle alt ekstremite iskemisi yaratıldı ve sonraki 60 dakika boyunca reperfüzyon sağlandı. I/R + Car grubunda ise 100 mg/kg Car, iskemi yaratılmasından 30 dakika önce intraperitoneal olarak uygulandı. Akabinde 60 dakika iskemi ve 60 dakika reperfüzyon oluşturuldu. Ratların alt ekstremite kas dokusu örneklerinde malondialdehid (MDA), glutatyon S-tranferaz (GST) ve katalaz (CAT) düzeyleri ölçülüp, histopatolojik inceleme yapıldı. Kan örneklerinde ise iskemi modifiye albümin (İMA) düzeyleri ölçüldü.
Bulgular
İ/R + Car grubunun örneklerinde, İ/R hasarını gösteren bulguların istatistiksel olarak anlamlı şekilde azaldığı gösterilmiştir. GST, MDA, CAT ve İMA düzeylerinin; İ/R grubunda, kontrol ve İ/R + Car gruplarına göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu görüldü (sırasıyla; p=0,024, p=0,010, p=0,030 ve p<0,0001). Histopatolojik incelemede, kontrol grubunda yer alan kas liflerinde herhangi bir dejenerasyona rastlanmazken, İ/R grubunda miyofibrillerde kontraksiyon, bazı liflerde hipertrofi, nükleuslarda dejenerasyon, nekrotik miyofibriller, hyalinizasyon gibi çizgili kas hasarına dair bulgular izlenmiştir. İ/R + Car grubunda ise bu hasarlı alanların İ/R grubuna göre kısmen daha az olduğu ve miyofibrillerin içerisinde yer alan vasküler yapılarda dilatasyon olduğu gözlenmiştir.
Sonuç
Yaptığımız çalışmada Car molekülünün İ/R hasarını önlemeye yardımcı bir madde olduğu deneysel ve istatistiksel olarak ortaya konulmuştur. Karvakrole dair çeşitli organ ve dokular üzerinde yapılan bazı diğer çalışmalar incelendiğinde benzer sonuçlar alındığını görmekteyiz. Bu nedenle daha geniş deney gruplarında ve daha ileri düzey çalışmalar ile karvakrol molekülünün İ/R hasarını önlemeye yönelik etkisinin araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz.